İMAM HATİP LİSESİ MEZUNLARI ATATÜRK’Ü SEVMEZ Mİ?

 Kestirmeden cevap verirsek; sevmez. İmam Hatip Lisesi mezunlarının büyük bir çoğunluğu (ki belki de %90’ ı) Atatürk’ü sevmez. Kalan (%10’luk) kısım ise imam hatip ruhunu içselleştirememiş demektir. Aksi halde onların da sevmemesi gerekirdi. Peki, ama neden? İmam Hatip Liseleri de tıpkı diğer liseler gibi MEB’e bağlıdır. Yani bir devlet okuludur. Türk Devleti de Atatürk ve onun ideolojisi üzerine kurulu olduğuna göre devlet Atatürk hakkında olumsuzluk barındıran bir müfredat uygulayarak bindiği dalı kesmez. İHL’de dahil tüm okullarda aynı ve resmi müfredat işlenmektedir. O zaman İHL’ler için ayrı bir müfredat ve müfredat kaynaklı bir sevmeme durumu söz konusu değildir. Bu sevgisizliğin nedeni müfredat olmadığına göre diğer seçenek İHL hocalarıdır. Demek ki özellikle meslek dersi öğretmenleri/hocaları Atatürk hakkında öğrencilere açık ya da kapalı olarak nefret tohumları ekmektedir. Doğru mu? Elbette hayır! İHL hocaları böyle bir şeyi iki sebepten ötürü yapmaz. Birincisi hiçbir hoca müfredat dışına çıkarak devletin resmi ideolojisinin sahibi hakkında kötüleyici ifadelerde ya da imalarda bulunamaz. Kanunen suç olan bu riski kimse almaz. İkincisi buna gerek de yok. Çünkü serüvenin sonunda zaten taşlar yerine oturacak. Bonus olarak şunu da ifade edebiliriz ki İHL sıralarında dirsek çürütmüş mezunlar olarak eğitim-öğretim hayatımız boyunca bir kez dahi herhangi bir hoca tarafından Atatürk hakkında olumsuz bir ifade kullanılmadı ya da imada bulunulmadı. Bu durumda bu sevgisizliğin nedeni müfredat ve hocalar değil. O halde ne mi? Bu sorunun cevabını aslında Aziz Nesin bir röportajında vermektedir. Diyor ki “Hiçbir Müslüman Atatürk’ü sevmez niye sevsin ki yaptığı hiçbir şey İslam’ın lehine değildir. Eğer bir Müslüman hem Atatürk’ü seviyor hem de Müslümansa ya ahmaktır ya sahtekar ya da cahildir.” Biz yine de Atatürk sevgisizliğinin nedeni kendi açımızdan anlatalım. Öğrenci ilkokul sonrası İHL’ye kayıt oluyor. Bir yandan fen bilimleri eğitimi alırken bir yandan da dini eğitim almaktadır. (Aslında İHL müfredatı ile diğer Anadolu ve Fen liselerinin müfredatı aynıdır. Yani Falanca Anadolu Lisesinde haftada 4 saat matematik dersi işleniyorsa İHL’de de aynı saat işleniyor. Bu durum fizik, kimya, Türkçe gibi diğer tüm dersler için de geçerlidir. Tek fark diğer liseler günlük 7 saat ders görüyorsa İHL öğrencileri 8 saat ders görmektedir. Bu durumda günlük 1 saat, haftalık 5 saat ve aylık 20 saat fazla görülen dersler; Arapça, Kuran-ı Kerim, Hadis, Fıkıh, Siyer, Kelam gibi dini derslerdir. Her dönem Kuran-ı Kerim ve Arapçaya ilave olarak 2 saatlik bir ders işleniyor. Örneğin 5. Sınıfta Hadis dersi, 6. Sınıfta Siyer dersi, 7. Hz. Muhammed’in Hayatı gibi.) Elbette Atatürk İlkeleri ve İnkılapları dersi de işlenmektedir. Böyle bir ortamda insan olmanın gereği olarak öğrenci sorgulamaya başlıyor. Örneğin Atatürk İlkeleri ve İnkılapları dersinde hafta tatilinin Cuma’dan cumartesi ve pazara alındığını öğreniyor. Bir sonraki Siyer dersinde ise Cuma gününü kutsallığından bahsediliyor. Yine öğrenci Atatürk İlkeleri ve İnkılapları dersinde kılık kıyafet ile ilgili konuları öğreniyor. Çarşafın nasıl aşağılandığını görüyor. Bir sonraki Fıkıh dersinde kadınların için çarşafın ne kadar önemli olduğunu fark ediyor. Hasılı hem Atatürk’ün yaptıklarını hem de İslam dinini emrettiklerini öğreniyor. İkisini kıyaslayınca Atatürk’ün yaptıklarının aslında İslam dinini boğazlamak olduğunu hiçbir yönlendirmeye ihtiyaç duymadan kendisi fark ediyor. Doğal olarak düşmana belki saygı duyulabilir ama sevgi duyulamaz. O yüzden Atatürkçü olan birinin çocuğunu neden İHL’ye göndermemesi gerektiğinin bir nedenini açıklamış olduk. Diğer nedenini ise başka bir yazımızda anlatalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEPREMDE YAŞANAN CAN KAYIPLARININ NEDENİ LAİKLİK’TİR!

ATATÜRK İNSAN MI?